Dizel motorların hikayesi aslında benzinli motorların icat edilmesi ile başlamıştır. 1876 yılında Nikolaus Otto, benzinli motoru icat etmiştir. kendisinin bu buluşu günümüzdeki 4 zamanlı yanma prensibini anlatmakta olan ‘Otto Çevrimi’ ismi ile anılmaktadır.

Benzinli motorun ilk icat edildiği dönemde, buhar makinelerine kıyasla yeteri kadar verimli olmadıkları görülmüştü. Bunun sebebi, yakıtının yalnızca %10’luk kısmını aracı hareket ettirebilmek amaçlı kullanılabilmesiydi. Geriye kalan ısı ise kullanılamadan kayboluyordu.
23 Şubat 1893’e gelindiğinde Rudolf, dizel benzinli motorun çalışma prensibinden yola çıkarak ve onu geliştirerek günümüzde dizel motor olarak bilinen motorun patentini almıştır.

Dizel motorlar benzinli motorlara göre daha gürültülü çalışmaktadır ve daha çok siyah duman yaymaktadır genel olarak kullanıcıları bu gibi sebepler nedeniyle dizel motorları tercih etmemişlerdir. Fakat buna karşın uzun yol alacak olan ve ağır yük taşıyacak olan araçlar (tır, kamyon vb.) için dizel motorlar tercih sebebidir. İnsanların tercih etme ve tercih etmeme sebepleri doğrultusunda dizel motorların daha çevreci ve daha az gürültülü olabilmesi için çalışmalara başlanmıştır.


Dizel Motorlar ve Benzinli Motorların Karşılaştırılması

Teorik açıdan bakıldığında benzinli ve dizel motorlar birbirlerine çok benzemektedir. Her iki motor türü de yakıtları vasıtasıyla elde ettikleri kimyasal enerjiyi, mekanik enerjiye çeviren içten yanmalı olarak çalışan motorlar olarak tasarlanmışlardır. Üretilmiş olan mekanik enerji pistonları, silindirlerin içerisinde yukarıya ve aşağıya doğru hareket etmektedir. Yapılan bu doğrusal hareketler ve krank yardımıyla dairesel harekete dönüşüm sağlanarak aracın hareket etmesini sağlayarak güç tekerleklere iletilir.

Dizel ve benzinli olan motorların ikisi de yakıtı bir dizi patlama sonucunda enerjiye dönüştürmektedirler. Dizel ve benzinli motorlar arasındaki temel farklılık; motor içinde oluşan bu patlamaların oluşum biçimleridir.

Benzinli motorlarda benzin hava ile karışmak suretiyle silindire alınmaktadır, piston ile sıkıştırılır ve buji ile ateşlenerek patlama olayı oluşturulur. Dizel motorlarda ise içeriye alınan hava sıkıştırılır sonrasında yakıt püskürtülür. Çünkü dizel motorlarda sıkıştırılan hava ısınmaktadır ve böylelikle yakıt kendiliğinden tutuşur.

Dört zamanlı yanma döngüsü şu şekilde gerçekleşmektedir;

1) Emme Stroku: Piston aşağıya doğru hareket ederken sübaplar açılır ve içine havayı alır.

2) Sıkıştırma Stroku: Piston yukarıya doğru hareket ederek havayı sıkıştırır.

3) Yanma Stroku: Piston en üst noktaya yani üst ölü noktaya ulaştığı zaman uygun anda yakıt püskürür ve tutuşur, piston aşağıya doğru hareket eder.


4) Egzoz Stroku: Pistonun tekrar yukarıya doğru hareket etmesiyle oluşmuş olan yanma gazları, subapların açılmasıyla birlikte dışarıya atılır.

Dizel motorlarda buji ile ateşleme olmamaktadır. Sıkıştırılan hava çok yüksek sıcaklığa ulaşarak yakıtı kendiliğinden tutuşturur.

Dizel Motorlarda Yakıt Enjeksiyon Sistemi

Dizel motor ile benzinli motor arasındaki en büyük fark; enjeksiyon sürecinin yapılış şeklidir. Pek çok otomobil motoru karbüratörlüdür. Karbüratör, hava ve yakıtı silindirin içine almadan çok daha önce karıştırmaktadır. Böylelikle tüm yakıt, emme zamanı geldiğinde silindirin içerisine alınmış olunur ve sonrasında sıkıştırılır. Hava ve yakıt karışımı, motorun sıkıştırma oranına uygun olarak sıkıştırılmaktadır. Şayet sıkıştırma gereğinden fazla olursa, aşırı ısınma sebebiyle ani patlama olur ve buda vuruntuya sebep olur. Oluşan bu vuruntu motora zarar vermektedir.

Dizel motorlarda direkt olarak enjeksiyon sistemi kullanılmaktadır. Yani yakıt direkt olarak silindirin içerisine püskürtülür. Dizel motorlarda enjektörler, dizel motorların en karmaşık bileşenleridir. Enjektörler basınç ve yüksek ısıya dayanıklı olmalı ve silindir içerisine yakıtı atomize olmuş şekliyle yani zerreler halinde ulaştırmalıdır.

Yakıt, silindirin içerisine girdap oluşturacak şekilde ve eşit olarak dağılmış haliyle alınmalıdır. Bu sebeple bazı dizel motor mühendisleri, özel elektromanyetik özellikte enjektör bir nevi ön yanma odası tarzında donanımları geliştirmek suretiyle yanma odasından uygun girdabın yaratılması için çalışmalar yapmaktadır. Diğer bir ifadeyle; motorun ateşleme ve sıkıştırma sistemlerini geliştirmeye çalışmaktadırlar.


Kızdırma Bujileri

Dizel motorların bazılarında kızdırma bujileri bulunmaktadır. motor soğuk haldeyken sıkıştırma süreci, havanın tutuşabilmesi için yeterli olacak olan sıcaklık seviyesine ulaşmayı sağlayamayabilir. Kızdırma bujileri, elektrik ile çalışmaktadırlar. Ayrıca yanma odasında bulunan havayı ısıtmak suretiyle motorun çalışabilmesi için uygun sıcaklık seviyesine getirir. Motorun çalışmasından sonra kızdırma bujileri görevini tamamlamış olarak kapanır.





Kızdırma bujisi


Modern olan bir motor ECU (Elektronik Kontrol Ünitesi) ile kontrol edilmektedir. Sensörler vasıtasıyla ölçülmüş olan tüm bilgiler, ECU’ya iletilir. Motorun sıcaklığı, yağın basıncı, pistonun pozisyonu ve bunun gibi durumları kontrol eden sensörler, günümüzde tüm motorlarda kullanılmaktadır. Sensör, motorun sıcaklık bilgisini ECU’ya iletir. ECU, ateşlemeyi soğuk olan havalarda geciktirmektedir çünkü enjektörler enjeksiyonu daha geç yapmaktadırlar. Silindir içerisindeki hava daha çok sıkıştırılır, daha çok ısınır ve böylece motorun ilk çalışma anına yardımcı olur.