AYDINLATMANIN BİLEŞENLERİ

Genel olarak aydınlatma, amacı bakımından; fizyolojik, dekoratif ve dikkati çeken aydınlatma olarak üçe ayrılıyordu. Bunlardan bilhassa fizyolojik aydınlatma çok önemlidir. Bu suni aydınlatma sağlıklı ve ekonomik olmalı ve cisimlerin canlı görülmelerini sağlamalıdır. İyi bir aydınlatmanın niteliğini tayin eden büyüklükler (aydınlatmanın bileşenleri) şunlardır:

1) Aydınlık Düzeyi ve Parıltı

Gayeye uygun bir aydınlatma yapılabilmesi, öncelikle o yer için gerekli aydınlık düzeyinin iyi bir şekilde seçilebilmesiyle sağlanır. Aydınlık düzeyi genellikle zeminden 80 ile 100 cm yükseklikteki çalışma düzlemine göre ortalama bir değer olarak verilir.


Göz daima görüş alanındaki parıltıya intibak eder. Aydınlığı düzgün olmayan yerlerde farklı parıltılarla karşı karşıya kalan göz, uygun görme şartlarından uzaklaşır. Bu sebeple aydınlatılan ve birbirine komşu durumda olan hacimlerin aydınlık seviyeleri arasında fazla bir fark olmamalıdır. Yer altı geçitleri ve tünellerdeki aydınlatmanın, gözün rahat bir şekilde adaptasyon yapabilmesini sağlayacak nitelikte olması gerekir. Zira göz parıltı değişikliğine yavaş yavaş uyabilir. Gözün bilhassa karanlığa adaptasyonu uzun zamana ihtiyaç gösterir.

b) Zaman bakımından düzgünlüğü

Aydınlığın zaman bakımından dalgalanmaları o kadar yavaş ve hızlı olmalıdır ki, gözü rahatsız edici bir etki meydana getirmesin. Aksi halde, yani ışığın titremesi ve bu titreşmenin uzunca bir süre devam etmesi halinde, insanda huzursuzluk ve gözde yorulma hasıl olur.

Frekansı 50 Hz olan şebekelerde, akkor Flamanlı lambaların ısı nedeni ile titreşimleri olmaz. Fakat deşarj lambalarında (mesela fluoresan lambalarda) ışık, akım değişimini hemen hemen gecikmesiz izlediğinden, oldukça belirli ışık titremeleri meydana gelir. Çünkü 50 Hz lik A.C. ile beslenen her deşarj lambasında lamba akımı saniyede 100 defa sıfırdan geçer. Yani lamba 100 defa yanar ve söner. “ Fliker olayı” adı verilen bu yanma ve sönme hadisesi gözü yorar. Ayrıca bu titremeler, Stroboskopik olaylara (hareket ve hız yanılmalarına) sebep olurlar. Böylece birçok iş kazası meydana gelir.

Stroboskopik olayların önüne geçmek üzere trifaze sistemle beslenen tesislerde, bilhassa dönen makinelerin bulunduğu atölye, fabrika laboratuar vb. yerlerin aydınlatılmasında kullanılan fluoresan lambaların ayrı ayrı fazlardan beslenmesi cihetine gidilir. En iyi çözüm yolu; armatürlerin üçlü teşkil edilmesi ve lambanın ayrı faza bağlanmasıdır.

3) Gölge

Cisimlerin canlı görünüşleri büyük ölçüde gölge ile sağlanır. Ancak ışık kaynaklarının aydınlatılacak yere dağıtımında rahatsız edici gölgelerin meydana gelmemesine de dikkat edilmelidir.

4) Işık Rengi

Normal aydınlatma problemlerinde ışık rengi, tabi ışık rengine yakın olmalıdır. Bugün çok kullanılan akkor telli lambaların ışık rengi, tabi gün ışığı rengine tam olarak uymaz. Fakat birçok iş için bunun önemi yoktur.
Bazı durumlarda renkli ışık kullanmak işin verimini arttırır. Mesela kömür ocaklarında kömürün cıva buharlı lambalarla aydınlatılması, ayıklama işini kolaylaştırır. Büyük yerleşim bölgelerinde kavşakların sodyum buharlı (sarı renkli) lambalarla aydınlatılması da, sürücüler için büyük kolaylık sağlar.

Kamaşma, yüksek değerdeki parıltının neticesi olarak meydana gelir. Görme duygusunu azaltır ve gözü yorar. Sürekli kamaşma altında kalan kimselerde göz hastalıkları ortaya çıkar.

Ders notlarının devamı için ekli dosyayı indirebilirsiniz

Dipnot :

Arşiv Şifresi : elektroforum.net





İçeriğe ulaşabilmek veya forumu aktif kullanabilmek için öncelikle GİRİŞ yapmalısınız, Üye değilseniz KAYIT olmalısınız
veya aradığınız konu hakkında ElektroBLOG sayfalarımızdan arama yapabilirsiniz