Düşünün ki yeterince aydınlatılmamış, loş bir ortamda kitap okuyorsunuz. Başta her şey normal, yazıları rahatlıkla okuyup takip edebiliyorsunuz. Ancak bir süre sonra satırlar birbirine karışmaya başlayacak, bazı kelimeler bulanıklaşacak ve siz daha paragrafın sonuna gelmeden kitaptaki konudan koptuğunuzu ve anlama güçlüğü çektiğinizi fark edeceksiniz.

Okuma zorluğunu anlama güçlüğü takip ederken bu rahatsızlıkların üstüne baş ağrısı da eklenebilir. İşte birbirini takip eden tüm bu sorunlar odanın yeterince aydınlatılmamış olmasından kaynaklanmaktadır; aksi takdirde görüş keskinliğinin ve görme hızının artmasıyla görsel konfor sağlanacak ve görüntülerin net olarak algılanabilmesi için gözümüzün fazla efor sarf etmesine gerek kalmayacaktı.

Başka bir örnek vermek gerekirse, bulunduğumuz odanın iyi aydınlatılmamış olması etrafımızdaki eşyaları net görememekten ya da yanlış görmekten kaynaklanabilecek ev kazalarını beraberinde getirir. Senaryomuzu daha geniş bir ortama taşımak gerekirse; sabah işe giderken havanın yeterince aydınlanmamış olması bile güne kötü başlamamız için yeterli bir sebep gibi görünebilir.

Aydınlatma ile ilgili bu tür örnekleri çoğaltmak tabi ki mümkün ancak lafı daha fazla uzatmaya gerek yok: İyi bir aydınlatmanın günlük yaşantımıza ve ruh durumumuza olan pozitif etkisini hepimiz biliyoruz. Peki, kullandığımız aydınlatmanın yeterli ve verimli olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Bu noktada, hepinizin merak ettiği ışık verimi kavramından faydalanmak mümkün.

Işık verimi nedir?

Işık verimi (İngilizce, luminous efficacy) veya farklı bir ifade ile aydınlatma verimi, herhangi bir ışık kaynağının yaydığı, insan gözüyle görülebilen ışığın ne ölçüde iyi ve yeterli olduğunu gösteren verimliliğe verilen kavram adıdır. Kimi yerlerde etkinlik faktörü adı ile de anılabilir. Bu tanımı daha kolay kavramak için lamba gibi hepimizin evinde bulunan ve sık sık kullandığımız bir aydınlatma kaynağı örneğini verebiliriz.

Ev ve iş yerlerinde kullandığımız lambanın yaydığı ışık seviyesi, bu lambanın gücü ile doğrudan ilgilidir. Elinizde 50 ve 100 Watt değerinde aynı tür iki lamba olduğunu düşünün: Bu ikisi arasında aydınlatma gücü yönünden bir kıyaslama yaparsak, 100 Watt’lık lamba odayı daha iyi aydınlatacağı sonucuna varırız. Ancak elimizde farklı türde iki lamba varsa, bu ikisi arasında daha güçlü olanın odayı daha iyi aydınlatacağını söylemek yanıltıcı olacaktır.

Örneğin, akkor flamanlı lambaların ışık verimleri LED lambalara göre daha düşüktür. Bu da demektir ki, 100 Watt’lık bir akkor lambanın sağlayacağı aydınlatma gücünün benzerini 25 Watt’lık bir LED lamba kolayca sağlayabilir.

Işık verimi neden önemli?
Çeşitli matematiksel işlemlerle hesaplanabilen ışık verimi bugün oldukça önemli bir konu çünkü bu hesaplama sayesinde yaşadığımız yerde kullandığımız aydınlatma gücünün yeterli olup olmadığını anlayabiliyoruz. Eğer aydınlatma gücü yeterli değilse ev kazalarına ve göz bozukluklarına sebebiyet vermeden daha iyi bir aydınlatma sistemine geçiş yapabiliriz.
Evimiz yeterince iyi aydınlanıyorsa bile kullandığımız aydınlatma kaynağının yerine aynı verimi elde edebileceğimiz daha tasarruflu bir kaynağı kullanmak hem gereksiz enerji tüketimini hem de ışık kirliliğini engelleyecektir. Küresel iklim değişikliği sonucu bilinçli enerji tüketiminin de oldukça fazla önem kazandığı son yıllarda tasarruf amaçlı bu tür bir adım atmak dünya üzerindeki tüm canlı hayatı için anlamlı ve önemli. Bu tür bilinçli ve ufak değişikliklerle dünyamızı da kesemizi de korumak mümkün.